11 Aralık 2019 Çarşamba


Pi'yle filme dün gittik fakat hala sınavdan yeni çıkıp üzerine heyecanlı heyecanlı konuşan çocuklar gibiyiz! Hani bir film izlersiniz ve bittikten sonra ruhunuzdan öyle güçlü bir '' Mmmh! '' sesi çıkıp kulaklarınızı doldurur ya ; sinemadan çıktığımda hissettiklerim tam olarak bunlardı. Kısaca konu ve karakterlerden bahsetmem gerekirse; portresinin yapılması için ailesi tarafından tutulan 
ressam Marianne ve zorla evlendirilecek olan Heloise adındaki iki kadının yollarının kesişmesi ve evlilikten önce birlikte geçirdikleri zamanın üzerine kurgulanmış Fransız yapımı bir film. Normalde yavaş ilerleyen filmleri fazlasıyla sıkıcı bulan biri olarak filmin durağanlığı beni etkilemedi hatta kullanılan muazzam müziklerin ve oyunculukların arasında kayboldu. İzlerken bir saniyesini dahi kaçırmak istemedim. Özellikle Marianne 'nin yatakta uzanırken alelade yaptığı çizimlerine hayran kaldım . ''Bir insana nasıl aşkla bakılır, aşk nedir ki  ?'' derler ya çoğu zaman , ''aşk'' ın ne demek olduğunu öyle güzel bir tutkuyla işlemiş ki film; birçok sahnesinde gözlerim doldu. Elleri , bakışları , uyuyuşu, gülümsemesi , mimikleri...  birbirlerinin her santimini ezberlemişlerdi.Özellikle 28. sayfaya çizilen o resim , daha sonra portredeki o 28. sayfa detayı! 
Mükemmeldi !
 İzlerken sevdiğim bir anı fotoğraflarmışcasına çizebilmenin nasıl kıymetli bir duygu olduğunu hissetmek istedim. Filme gitmeden önce yapılmış olan yorumlara biraz baktım ve artık kesinlikle eminim ki nefret kusan , saygı göstermenin ne demek olduğunu bilmeyen veya dünyaya at gözlükleriyle bakan insanların yapmış olduğu hiçbir yorumu okumayacağım . Eğer bir eser izlenmekten veya okunmaktan çıkıp kişinin ruhunun derinliklerine dokunabiliyorsa onun artık bir sanat eserine dönüştüğüne inanıyorum.
Aşk , tutku , hüzün... 
Mutlaka izleyin ! 

funda dene . 2017 Copyright. All rights reserved. Designed by Blogger Template | Free Blogger Templates